28 Nisan 2014 Pazartesi

Sezon yaklaşırken huzur isteyenlere duyurulur!!! MARMARİS BAHANE AKYAKA, SELİMİYE, BOZBURUN ŞAHANE!!!

Minik bir haftasonu kaçamağına çıktım ben :) gördüğüm yerler için tek bir cümle sevgili Bülent Ortaçgil'den alıntılayarak "içim kıpır kıpır deniz kıpırtısız"... Hedef Marmaris'ti bizim için konaklamayı orada yapacaktık ama dedim ya boşverin Marmaris'in gürültüsünü barlar sokağının keşmekeşini sizi bambaşka yerlere davet ediyorum... 


Marmaris'e varmadan Gökova Seyir Tepesinde şahane manzarayı seyrettikten sonra dümdüz gitmeyin sakın Akyaka'ya inmeden olmaz! Çok değerli mimarınız Nail Çakırhan tarzı ahşap evlerin güzelliğinin tadını çıkarın hatta bence abartın onun yaratttıığı Yücelen Oteli'nde konaklayın ve yaşamın tadını varın... Bu otelin içinden meşhur Azmak nehri geçer ve siz kurbağa sesleriyle tatlı ve huzurlu dinlenme anları yaşarsınız... Nazım Hikmet'in cezaevi arkadaşı olan mimarımızın; ruhunun, sanatının güzelliğine tanık olun... Eğer yazın sıcağında gittiyseniz Çınar Plajında denize girmeyi ihmal etmeyin dağlardan inen buz gibi suyla beslenen bu plajda serinleme molası vermek gibisi yok ben ayağımı bile sokmam su sıcaklığı 25'in altındaysa ben yokum o ayrı :) "Sakin şehir" ünvanına sahip bu güzel beldeyi görmek orasının huzuruna varmak içinde fazla vaktiniz olmayabilir ne yazık ki benden söylemesi ... Orada çok karışık işler dönmeye başlamış bile TOKİ 'nin miğde bulandırıcı betonarme binaları oraya da sızma peşinde; satılan dönümlerce zeytinlik, değişen şehir ve kat planları umut vaad etmiyor... Ancak Akyaka yaşayan insanlar göz önüne alındığında da farklı bir yer kültür düzeyi çok yüksek direneceklerdir umudundayım...




Akyaka'dan sonra Marmaris geliyor ben diyorum ki dümdüz geçin orayı boşverin merkezini huzurun kollarına doğru dümdüz devam edin Marmaris'e girmeden ... Selimiye tarafına doğru dümdüz ilerken karşınıza çıkacak güzelliklerin tadını çıkarmayı unutmayın...


Ve evet gördüğünüz yer Kız Kumu... Kıyıdan başlayıp denizin 650metre içine kadar sokulan yaklaşık 1metre eninde denizin ortasındaki yürünecek yol... Ve o yolum hemen dibi 20metre derinliğinde deniz... Muhteşem bir doğa harikası...Hakkında bir sürü efsane yaratılmış ancak en geçerlisi şudur ki: "3000 yıl önce Baybassas Kentinin kralı düşmanlarıyla giriştiği savaşı kaybeder. Kenti ele geçiren düşmanlar kralı ve halkını öldürür. Krallığın güzelliği ile meşhur prensesi düşmanlardan kaçmaya çalışır. Deniz kıyısına kadar ulaşır ancak yüzme bilmiyordur, gerçekleşen mucize sonucu eteğine dolduğu kumları denize serptikçe deniz üstünde yol oluşmaya başlar, ancak havanın karanlık olması sebebiyle yolunu kaybeden Prenses eteğindeki kumlar da bitince boğularak ölür" ... İşte Musa'nın denizi ikiye ayırmasına taş çıkaracak ama sonu kötü biten bir hikayesi var bu güzide yerin....



İlerlemeye devam ettiniz ve Selimiye' ye vardınız... Marmaris sınırları içindeki burnun en uç balıkçı köyüne hoşgeldiniz demek isterdim ama işler orada da değişiyor ne yazık ki... 


Ulaşımı çok zor olduğu için yıllarca doğallığını ve bakirliğini korumayı başarmış burası ancak malum yol yapımı çok popüler olan üllkemizde buraya da ulaşmak yapılan yollar sayesinde kolaylaşmış... İyi mi olmuş? HAYIR!!! Doğası muhteşem ötesi arkanız bağ, bahçe , tarla ve muhteşem dağlar önünüz berrak bir deniz. Ancak ne yazık ki keşfedilmesi ile beraber yozlaşmaya da başlamış o güzelim butik otellerin bazılarının gecelik konaklaması 400TL. Özel teknelerin yanaştığı minik bir köy olmuş Selimiye ama bu durum bölgenin değerini arttırınca bozulmalarda başlamış. Artık büyükşehire bağlandığı ve köy statüsünü kaybettiği için de ne yazık ki saçma sapan betonarme yapılaşma da başlamış... Selimiye'nin güzelliğinin tadını çıkarmak için çok zamanınız yok 4/5 sene içinde mahvolacak korkarım, zaman kaybetmeden mutlaka gidin görün... Doğanın, huzurun tadını çıkarın... Konaklamasanızda Sardunya Restaurant'ta keyifli bir kahvaltı ya da akşam yemeği yemeyi ihmal etmeyin sonrasında da Keçi Peynirli Losta tatlısı ile mutlaka ağzını tatlandırın...







Yola devam ederken kesinlikle konaklayın diyeceğim son durağımız çıkacak karşınıza Bozburun...


 Burası muhteşem bir sahil kasabası. Sadece çekildiği yere bayıldığım için izlediğim "Haven" adında bir yabancı dizi var i Bozburuna'a geldiğimde yine anladım ki uzaklara gitmeye gerek yok "Haven" da izlerken hayalini kurduğum kasaba, tamda burada cennet vatanımda! Selimiye gibi tarla, bahçe bakirliği yok ancak yapılaşmada sizi rahatsız edecek birşey de yok. Denizine temiz demek yetersiz "pür-i pak"  en uygun kelime :) Sonsuz bir dinginlik ve huzur vaad ediyor Bozburun... Bence tüm bu yerleri dinlerken Bülent Ortaçgil iyi gider ama en çok burada iyi gider; kendisi içinde özel bir yer zaten burası...




Tüm bu yazıyı okuduysanız bavulunuzu toplayıp yola çıkmadan önce , bu güzel yerleri anlamak için benden çok daha ustaca bir dil kullanmış birinden dinlemek üzere sizi böyle alayım :
https://www.youtube.com/watch?v=vml0hjlZX-4



Huzurlu günler....