10 Şubat 2014 Pazartesi

MANÇALI ŞÖVALYE..."Ulaşılmaz yıldızlara ulaşmak..."

İZDOB yine bir şahaseri izlememiz için ayağımıza kadar getirdi... Mançalı Şövalye... Ben tabi ki izlemek için ve sizlere anlatmak için yine çok geç kaldım ama tadı damağında kalan bir temsildi her zaman ki gibi.
                                                         ( Coming Soon benimle her yere gelmeye kararlı )

Mançalı Şövalye bir Don Kişot uyarlaması gibi gözükse de aslında Miguel Cervantes'in yani yazarımızın hayatına ışık tutuyor. 1966 yılında " En İyi Müzikal" ve Joe Dorian'a "En İyi Söz Yazarı" dallarında Tony Ödülü de kazandırmış olan eser benim de üzerinde durmak istediğim "The Impossible Dream" adlı şarkısı ile aynı zamanda Songwriter's Hall of Fame'den "Çağdaş Klasikler Ödülü"nü aldı. Yapıta hakim olan tamamen bir İspanyol havası var daha müzikalin başında harika dans şovla zaten ispanyol havasına siz de giriyorsunuz. Eserin bestecisi en çok İspanyol Müziği havası ile 17. Yüzyıl havasını birleştirmekte zorlandığını özellikle belirtmiş. Ancak Yale Mezunu olduğu için esktra sempati duyduğum besteci Mitch Leigh eserde yarattığı harikalarla ödüllleri hakkıyla almış diyebiliriz.

                                                               (Son 2 gösteri kaldı hemen belirteyim )




"Dulcinea" isimli şarkının da hakkını yemek istemem ama bu zamana kadar Frank Snatra ve Elvis Presley'den dinlediğim "The Impossible Dream" Mançalı Şövalye'yi izledikten sonra "en"lerim arasına giren şarkı oldu. Hayatta iki şeyden çok etkileniyorum elimde değil biri iyi edebiyat öbürü de iyi müzik; işte bu şarkı edebiyat ve müziğin harika birleşimiyle tüylerimi diken diken edip gözyaşlarıma hakim olamamamı sağlayarak "budur!" çığlığı attırdı bana. Ne abarttı yahu neymiş bu şarkı bu kadar diyenleri şöyle alalım :) ( http://www.youtube.com/watch?v=LgzXwpePTTU
Şarkının büyüleyici edebi değeri içinse sözler şöyle:

To dream the impossible dream
İmkansız rüyayı düşlemek
To fight the unbeatable foe
Yenilmez olan rakibe karşı kavga etmek
To bear with unbearable sorrow
Dayanılmaz üzüntüye katlanmak
To run where the brave dare not go
Kahramanların gitmeye cesaret edemediği yerlere koşmak

To right the un-rightable wrong
Düzeltilmez yanlışı düzeltmek
To be better far than you are
Uzakta olan saf ve iffetli olanı sevmek
To try when your arms are too weary
Kolların çok güçsüzken bile denemek
To reach the unreachable star
Ulaşılmamış yıldızlara ulaşmak için

This is my quest, to follow that star
Bu yıldızı takip etmek benim görevim
No matter how hopeless,
Ne kadar umutsuz olsa da,
No matter how far
Ne kadar uzak olsa da,
To fight for the right
Doğru için savaşmak
Without question or pause
Hiç durmadan ve soru sormadan
To be willing to march into hell, for a heavenly cause
İlahi bir neden için, cehenneme atılmaya istekli olmak

And I know if I'll only be true, to this glorious quest
Biliyorum ki bu zafer dolu arayışa karşı sadece dürüst olursam
That my heart will be peaceful and calm
Kalbim huzurlu ve sakin olacak
When I'm laid to my rest
Son uykuma yattığımda

And the world would be better for this
Ve dünya böylece daha güzel olacak
That one man scorned and covered with scars
Küçümsenmiş ve yara izleri ile kaplı bir adam
Still strove with his last ounce of courage
Hala son cesaret kırıntısıyla mücadele edecek
To reach the unreachable star
Ulaşılmamış olan yıldıza ulaşmak için



İşte bu "ulaşılamamış olan yıldızlara ulaşma" macerasını anlatanharika müzikal böyle etkiledi beni. Beni etkilemesinin tek nedeni tabi ki bu harika şarkı değil aynı zamanda gençliğimin beni en çok etkileyen kitaplarından Don Kişot'u konu alması tabiki :) Don Kişot hakkında fikri olmayan yoktur sanırım ama yine de tek bir cümle ile anlatmam gerekirse ...Beyni şövalye romanları okumaktan sulanmış bir delinin öyküsü gibi gelse de bazılarına bence; bağlılığın, ödev duygusunun ve gerçek inancın kahramanıdır Mançalı Mahsun Yüzlü Şövalye. Hayatın gerçekleri ideallerine zıt düşünce gözlerinden şüphe edip, ideallerinden ödün vermeyecek kadar yürekli ve cesur bir kahraman o benim gözümde. Ve Don Kişotla alay edenler aslında alay edilenin kendileri olduğunun farkında bile değillerdir bence. Bu kadar tutkuyla savunmam Don Kişot'u haddim olmayarak kendime benzetmemden aslında ... Bende hayatın tüm gerçeklerine rağmen herşeye rağmen pembe rüyalarına tutunmaya çalışan bir yıldızlara ulaşma yolcusu oldum çünkü hep :) 
Tarih boyunca; balelere,müzikallere,operalara,resimlere,romanlara ve şiirlere konu olmuş bu hayali kahramanın müzikalini kaçırmadan izleyin mutlaka diyorum...Biletlerin ışık hızında tükendiğini belirterek... Gelecek temsiller:

30 Nisan Çarşamba 20:00 Elhamra Sahnesi
01 Mayıs Perşembe 20:00 Elhamra Sahnesi
 

Ve yazımın sonunda Nazım Hikmet'in  Don Kişot adlı şiirine yer vermek istiyorum... Ulaşılmaz yıldızlara ulaşacağınıza inandığınız günleriniz olsun...


Don Kişot

Ölümsüz gençliğin şövalyesi,
ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
bir temmuz sabahı fethine çıktı
güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya,
altında mahzun ve kahraman Rosinant'ı.

Bilirim, hele bir düşmeye gör hasretin halisine,
hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek,
yolu yok, Don Kişot'um benim, yolu yok,

yel değirmenleriyle dövüşülecek.

Haklısın, elbette senin Dulsineya'ndır dünyanın en güzel kadını,
elbette sen haykıracaksın bunu

bezirganların suratına,

ve alaşağı edecekler seni

bir temiz pataklayacaklar seni.

Fakat sen, yenilmez şövalyesi susuzluğumuzun,
sen, bir alev gibi yanmakta devam edeceksin

ağır, demir kabuğunun içinde

ve Dulsineya bir kat daha güzelleşecek


Nazım Hikmet Ran


                                                           (Claude Monet - Yel Değirmenleri)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder