5 Kasım 2022 Cumartesi

"Gâvur Mahallesi" sergisi ile Ahmet Güneştekin İzmir' de !

Ben sanat tarihçisi değilim, sadece miğdesinde kelebekler oluşması hissinin peşinde koşan, heyecanlanacak,beynimdeki zıplayan tavşanları besleyecek üretimler arayan bir sanat severim. O yüzden az sonra okuyacaklarınızın lütfen sadece amatör bir sanat severin gözünden olduğunu unutmadan okuyun. 


Ahmet Güneştekin'in otodidakt olmasını, kendi tekniğini oluşumu sürecinde icat etmiş olmasını, özgünlüğünü, bunların hepsini çok değerli sanat tarihçilerimize bırakıyorum...  Kendi kendini var eden bir adam olması, Yaşar Kemal gibi bir deve baba demesi karşılığında hakkını veren bir evlat olması, uluslararası başarıları, eserlerinde ikiliği vurgulayış şekli ve beslendiği tüm konularda aynı bakış açısına sahipken benim yaratamıyor olduklarımı bir sanatçı olarak şahane biçimlerde yaratıyor olması ise itiraf edeyim bana kendisine hayran olmaktan başka çare bırakmıyor.
Benim gördüklerim ise:

Toprakların hikayelerini zamanın başlangıcından alarak, "an"a taşımayı seviyor ve işleyiş şekli ile Jung görse hayran olurdu dedirtiyor çünkü kolektif bilinçdışını vurgulamayı çok iyi başarıyor. Eserlerin hepsinde estetik haz doyum noktasını zorluyor evet ama eserlerin hikayelerini öğrenince ise ödomanik hazların içinde dolanmaya başlıyorsunuz. Benim kalp atışlarım da aynı doğrultuda hızlanıyor... Kullandığı kırk yama tekniğini ya da hangi tekniği niye kullandığını neden bazı eserlerinde 3 boyutu tercih ettiğini anlayınca saygı duymaktan başka bir seçenek bırakmıyor size ama gölgeyi atlamış vs gibi sonuna eklemek isteyeceğiniz tüm "ama"lar  anlamsızlaşıyor...Güneştekin farklı disiplinler ve farklı tekniklerle oynaşırken ortaya çıkanlara ancak hayran olabiliyorsunuz. Bence Ahmet Bey kendine ait çok ihtişamlı, çok renkli yeni bir dil yaratmış, var olan dillerde derdimi anlatınca anlamıyorsanız ben de kendi dilimi yaratır size onu öğretirim der gibi ... 
Çok etkilendim, saklayacak değilim! O kadar etkilendim ki oynadığım sayısal lotoların kazanma durumunda gideceği yer somutlaştı 😊 Çünkü bir Güneştekin eseri sahibi olmak belki kıyaslanamaz 1962 Model Ferrari GTO ile ama emin olun ki bir Bugatti La Voiture Noire sahibi olmaktan çok daha havalı 😎 Koleksiyoner bakış açısı ile durum bu, biz faniler içinse teşekkürün en büyüğü @izbbkultursanat 'a gelsin çünkü bu eserleri deneyimleme şansını verdiler bize.
Serginin adı "Gâvur Mahallesi" müthiş bir mübadele anlatımı var, tüylerinizi diken diken eden... Serginin en renkli, en şenlikli odası ise sizi ters düşürmeye hazır cumartesi anneleri ve  sokaklara isimleri verilip unutulan şehit mertebesi verdiğimiz isimlerle ilgili. İşte tam da bahsettiğim muhteşem ikililik💕  Yaşadığımız topraklar malum  asılarlarca bambaşka medeniyletlere ev sahipliği yapmış ama bunu vurgulayış anlatış şekli, aynanın kullanımı vermek istediği mesaj  ... Eserlerin arkasındaki hikayeleri bilmeniz lazım! 
Ayrıca müthiş bir emek ve prodüksiyon var arka planda. Bu seviyede işler sadece kamu eli ile gerçekleşemez zaten aristoktasi olmasaydı bugün ne Atina Okulu, ne muhteşem David Heykeli ne de Mona Lisa var olamazdı. Sermaye gruplarını arkanıza almadan olmaz olamaz! Tam da burda belki de sanatçımızın sanat üreticisi yanının dışında sanat yöneticiliğindeki ustalığını da vurgulamak gerek. Kendi markasını yaratmakla kalmamış, onu her geçen gün daha güçlü hale getirmeyi başarmış biri var karşımızda.Proje bazlı çalışmaları nokta atışı yapmakla kalmıyor sizi provoke ederken  tüm gücüyle ama naif bir biçimde vuruyor...Güneştekin Vakfı' da bu markanın hakkını vere vere burs sağlıyor sanatla ilgilenmek isteyen gençlere ... Bravo 👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻
Kamu ve özel sektör işbirliği sanatla buluşunca işte böyle unutulmaz şeylere imza atma şansınız da oluyor! İzmir'i dünya çapında sanatla markalamakta tam da böyle başarılabilinir...Ne mutlu bize, ne mutlu İzmirliye 💕
Koşun, koşun gidin! Bir daha bir daha gidin! Rehber eşliğinde gezmeyi de ihmal etmeyin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder